SABIR SABIR SABIRDAMAK...

beynim tatile çıksın istiyorum bi süre. Ayakta uyuyanlar var ya, işte ben olduğum yerdeyken beynimin kendini kapatmasını, bir süre kafasına göre takılmasını istiyorum. Ona da bana da yazık, sıkılıyo insan...


Ben ilişki halindeki insanlar üzerine naçisane çook düşündüm, gördüm - yaşadım - duydum ve özümsedim. İnsanlar olarak her birimiz farklıyız falan ama yaşadıklarımız benzer olduğunda benzer şekilde davrnıyoruz işte. Durumdan çok mutlu olmamakla birlikte, ilişkiler beni çooook az ama gerçekten çok az şaşırtmıştır.

Yanlış zaman, yanlış insan teranesine katılıyorum. Anlaşıldığında hemen ortamın terkedilmesi taraftarıyım. Doğru zamanı ya da birbirinize doğrulaşmanızı beklemek ömür alabilir. Hayır gerçekten ömür alabilir... Beklemek dünyanın en öldürücü şeyi. İçinizden hem ruhsal olarak hem de eminim birkaç yüz beyin hücresinin canına okuyan durum.

Vaktiyle çoook bekledim. Zat-ı şahanem acayip bi detektif olabilir, olmuşluğu da vardır. He sonrasında iyi oldu mu? HAYIR? (hee tabi hepsi birer deneyim mirim... tabi yaşarken de hep bunu düşündüm, kafam s.kilirken)

Biri kendi bişeyinin derdine takılıp, birşey de söylemeden "en iyisi görüşmememiz" demişti. Nasıl yani? Sen kimsin de benim için neyin iyi olabileceğine karar veriyosun ki?

[ben bunu hiçbir erkeğe yapmadım, pek çok erkeğin yaptığını gördüm. Arkadaşlar salak mısınız? sinemaya gitmek istemiyorsan "gitmek istemiyorum" dersin, "senin beğenmeyeceğini düşündüğüm için bilet almadım" da ne demek? sordun mu? YAPMAYIN! hatun kişi (geylerde bu oluyo mu bilmiyorum ama hetero erkek özelliği die deneyimledim hep) ilkini kaldırmıyosa o zaman neden devam ediyorsun ki? İkinci cümleyi söylemek, sizi daha mı düşünceli yerine sokuyor sanıyorsunuz?]

Aha! işte burda, olabildiğince küfür etmek ya da içerideki "noluyoruz lan?" şaşkınlığının ardından gelen o öfkeyi kusmak ve hemen ileriki maçlara bakmak lazım.

Ama salaklık durumu öyle olmuyo... "ben de burdayım" çalışmalarının sonunda yine herşey eski gibi görünse de, aslında bu defa sen anlıyosun; "uleyn fena mı yaptık sanki" diye dank ediyo günün birinde. (iki cümleyle herşeyi özetlermiş gibi yapmak... alakası yok ama şimdi konunun özü o değil, o nedenle yazmıyorum)

İşte ben de diyorum ki, sabır öyle her boka çomak değil. Bazen kabul etmeli ve o küçük ip uçlarından genelleme de yapmalı.

Neyse şekerim, o günden sonra ben çok sabretmedim ilişkilere... Etmemeyi tercih ediyorum. 1. dünya savaşı içindeyken, "güzel günler gelecek... sabır sabırr" demek ayrı, "sabret canım, yoluna girer... aslında iyi bir insan" demek çok ayrı. İşte ben o ikinci durumda yapılanın sabır olduğunu düşünmüyorum.

Benim de oldu vaktiyle terkedildiğim, içimden hep "uleyn, ne güzel gidiyoduk yaaa ama işte henüz kapasitemi ortaya çıkaramadım ki" dediğim durumlar... Uğraşmadım ama.

Çünkü ben hep bu "sabır" döneminde üzüldüm, acı çektim... bittiğinde hiiç üzülmedim...


Öle işte... Kadınlara yüreğinin götürdüğü yere git -- o yürek de sürekli bi beklesin derken erkeklere s.kinin doğrusunda git diyen zihniyetin içine edim.

0 comments:

Copyright © 2008 - Nobody's Wife - is proudly powered by Blogger
Blogger Template