cöh!

Neden aynı cümle bir tehditle bitirildiğinde, oradaki durumun eyleme geçme ihtimali daha artıyor? Ne oldu da gayet iyi niyetle, yapıcılıkla söylenmiş şeyler, öneriler sanki savsaklansa da önemli değilmiş gibi algılanıyor?


Bu iki insanın ilişkisinde olabileceği gibi, kişi - şirket ilişkilerinde de olabilir. Turkcell vaktinde bana geçirdiği faturayı peşin peşin ödetmiş, sonrasında yaklaşık 10 günlük arayışlarım sonunda hatalı geçirişlerini kabul etmiş ve bunu bana ileriki faturalarımdan düşülmek üzere geri vermişti. Bir sonraki faturada bir miktartını düşse de, aynı yerden yine geçirmişti. Meersem o kredi azar azar düşülürmüş.

Bu ay, bana 100 TL fazladan soktu ve sadece 18 TL faturamdan düştü. Her ayki yaptığım sohbette, sesini yükselten ve tehdit eden ben vardım. Kredinin hepsini gönderin ben de bırakayıp artık turkceli yetti gari didim.

10 dk sonra arandım ve 160 TLlik kredinin faturamdan kesileceğini söylediler. Hem de bu ay ki. Halbuki daha önce böyle bir şeyin imkansız olduğunu söylemişlerdi.

Hee tamam bu şirket diyebilirsiniz ancak yine de iğrenç. Ben gayet de orada çalışanın da bir insan olduğunu düşünerek hareket ediyorum.

Aynı şekilde bana işimle ilgili vermesi gerekn ürünü vermeyen birini aradığımda, onu küçük düşürmeden sorduğumda sürekli savsaklandığını ancak ona buna şikayet edeceğimi söylediğimde yapıcı hareket ettiğini görüyorum.

İnsan ilişkilerinde de bu böyle. Açık açık ne hissettiğimi, derdimi anlattığım halde karşı taraf sadece "bunu yapmazsan bu olur" türünden çıkışlarla yürüyorsa sormadan edemiyorum; noluyoooo?

Sadece benim mi başıma geliyor? Neden insanlar söylenileni 101. kere söylendiğinde o da tehdit edildiğinde eyleme geçirir?

Sonu nerededir bu işin o zaman?

1 comments:

PangaeaProxima said...

Valla her alanda öyle karşındakinin kafasına kakmadan, tehdit etmeden, hangi güçlü kimseyi tanıdığını belirtmeden hiç birşey olmuyor. Amaç elde ne varsa satmak satın alanın o ürünü/hizmeti kullanıp kullanamayacağı satan kişinin umurunda değil. Tarife üstüne tarife uydurup, söz üstüne söz veren kuruluşlar bir defa müşteriyi kapaklayınca müşteri olmayanlara potansiyel müşterilere yöneliyor. Aslında hemen hemen bütün telekomünikasyon şirketleri (telefon, GSM, internet, dijital televizyon yayını) ellerinde olmayan bir hizmeti taahüt ediyor. Altyapı çalışmaları yerine tanıtıma yatırım yapıyorlar; müşteri hizmetlerine, teknik servise yetkin eleman almak yerine yarım akıllı pazarlamacıları oturtuyorlar.

Cep telefonundan önce hayat nasıldı hatırlayan var mı? Ne değişti?

Copyright © 2008 - Nobody's Wife - is proudly powered by Blogger
Blogger Template